Bisiklet artık hayatımda büyük yer kaplamaya başlamıştı. Artık sadece yıllık iznimi bisiklet turları ile keyifli keyifli geçirmenin yanında, işe gitmek için de bir ulaşım aracı olarak da kullanmaya başlamıştım çoktan...
O gün yine sıradan günlerden biriydi. İşe bisikletimle gidiyordum. Her zaman kullandığım güzergahtı yine. Yollarda; şehir içi, şehir dışı olmak üzere iyi denecek kadar trafik deneyimim olduğunu düşünüyorum.
Saat 07:45 gibi bir şeydi. İş yerime yaklaşık 1 km kadar kala yokuş aşağı inerken yol kenarında sıra halinde paralel olarak park etmiş olan onlarca aracın yanından kontrollü bir şekilde ellerim fren kolunda iniyordum. Bir yandan da gözlerim her zamanki gibi park halindeki araçların arka camlarından içeri doğru bakıyor. Hani biri kapıyı açar falan... Demeye kalmadı ki, 1 metre önümde tam önümde bir kapı! Açıldı! Durmak mümkün değildi o andan sonra. Ve kapıya çarptım ve yere düşerek sürüklendim. 10 metre kadar sürüklendim sanırım. Ama o 10 metre 10 gün gibi geldi. Derlerdi de inanmazdım, insanın gözünün önünden film şeridi gibi geçer hayatı diye. Hakikaten öyleymiş.
Benim de geçti. Acaba ne oldu? Bir yerim kırıldı mı acaba? Yürüyebilecek miyim? Düzelebilecek miyim? Tekrar bisiklete binemezsem ne yaparım? :( Yüz tane soru geçti aklımdan. Ve sürüklenmem durunca can havli ile kendimi kenara attım ve gaarçç diye bir ses duydum! Gözümü bisikletime çevirdim ve bisikletim bir arabanın altındaydı. Uhh! Bu iş nasıl oldu? Diye düşünüyordum, insanlar etrafıma toparlanmaya başlamışlardı bile. Sadece kolumda ve elimde acı hissediyordum. Kazanın sıcaklığı ve şokuyla başka bir yerime bir şey olmadı herhalde diye düşünüyordum. Şansıma doktor olduğunu söyleyen bir kadın geldi yanıma ve bilincimi kontrol ettiğini hatırlıyorum. Başımı yana çevirmişti.
O anda bizim iş yerinin servisi yanımdan geçerken beni görüp fark etmişler. Ve aşağı inerek yanıma geldiler ve yardımcı oldular eksik olmasınlar. Hepsine teşekkür ediyorum. Ambulansa haber vermişler ve ambulans çok kısa bir sürede geldi ve beni sedyeye koydular. Gözlerim bisikleti arıyordu hala. Ya orada kalırsa? Bizimkilerden biri alır herhalde? Konuşamıyorum. Sesim çıkmıyor. Söyleyeceğim alın diye söyleyemiyorum. Acı da yok fazla. Çok garip bir andı. Ambulansa koymuşlardı beni. O ambulans sesini içeriden duymak da varmış... İçeriden daha da bi yoğun o ses. İçeride yatarken yine kendimi düşünemiyordum çok enteresan ya. Başka insanlar geldi geçti aklımdan. Çok daha kötü durumlar...
Hastaneye geldiğimizde baya kalabalık olduğumuzu fark ettim. İş yerinden arkadaşlar, müdürler ve olayı duyup gelen diğer arkadaşlar(iş yeri çok yakın) herkes oradaydı. Böyle durumlarda insan kendini kıymetli hissediyor. Seviliyormuşum:) Her zaman olmuyor neticede.
Neyse, gerekli ilk müdahaleyi yapabilmek için elimize tutuşturulan A4 kağıda yazılmış olan yapılacak tetkikler ile beraber, ben sedye üzerinde arkadan itekleyerek beni gezdiren arkadaşlarım, hastane içinde gezip duruyoruz. Röntgen-ultrason-tomografi falan filan, A4 üzerinden tik atarak bir sonraki bölüme geçiyoruz.
Hastane içinde baya bir dolaştıktan sonra işlemler bitiyor ve beni bekleme odasına alıyorlar. Orada olayı sıcaklığı artık geçiyor ve yerini acıya ve ağrıya bırakmaya başlıyordu. O an bir problemler olduğunu anladım. 08:30-15:30 arası orada yatarak beklemek zorunda kaldım. Ağrı kesici de yapmadılar. 15:30 olunca saatler; başka bir A4 ile gelen durum bir bildirimi! Anaaa kalça kemiğim kırıkmış! İyi oldu söylediğiniz. Eeee, ne yapacaz şimdi? Doktoru hala görmedim bu arada... Arkadaş doktordan haber getirdi ve haber şöyleydi: eve gitsin yatsın geçer!
Hmm, kemik kırık hem de kalça kemiği. Hmm eve git yat geçsin? Hmm nasıl olacak o? Doktor nerede yaaa? Yok doktor gelemiyormuş...
15:50 falan oldu saat... Hemşireye yalvardım bi iğne yap dayanamıyorum artık diye. A4 e baktı, ve mutlu son! Yapayım bari dedi. Tamam yap hadi yap... Yaptı ve 10 dakikaya uyumuşum. O arada beni eve götürecek ambulans arayışları var. 10-15 dakika daha geçti herhalde ben uyandım ve ambulans gelmiş. Kımıldatmamaları lazım beni, gelen görevliler soruyor sabitleyici bir şey var mı diye hemşirelere...Yok diyorlar. Dur ben ambulansa bakayım diye gidiyor görevli arkadaş ve bir branda gibi bir şey ile geldi. Beni bir şekilde koydular sedyeye ve eve doğru yola çıktık.
Ev kalabalık; annem, annanem, kardeşimin eşi, bizim yeğen. Herkes beni bekliyor. Durumu da bilmiyorlar detaylı. Ambulans kapıya yanaşınca ve sedye ile ben indirilince, bizimkiler ve ben de dahil olmak üzere duygusal durumlar yaşadık...
Yatağıma yerleştim ve 3-4 ay kadar o yataktan kalkamayacaktım...
Ve sonra... Haftalar...Aylar geçmeye devam etti. Zaman zaman iyileşemeyeceğime dair kötümser duygular hissediyordum. Bir yandan aklım bisiklette. Kalkıp tekrar binmek istiyorum :) Bir sürü kafada sorular. İyileşince neler yapacağımı planlıyorum bir yandan.
Zaman geçiyor. Ayağa kalkmak istiyorum. Yeni planlar yapıyorum. Sabırsızlanıyorum.
Ama ayağa kalkınca her şey daha farklı olacak...
Comments